Dukan Diyeti Nedir? Etkileri Nelerdir?

Dünya kaynaklarının günden güne tükeniyor olmasına rağmen insan kütlesindeki bu keskin artış epey kafa karıştırıcı olmalı ki, obeziteyle mücadelede oldukça farklı yöntemler geliştiriliyor ve pek çoğunun sonu hüsranla bitiyor. Peki, Dr. Pierre Dukan’ın “açlık hissettirmeden, hızlı ve kalıcı kilo verdirdiği” iddiasıyla ortaya çıkardığı Dukan Diyeti de sonu hüsranla biten zayıflama yöntemlerinden biri olabilir mi? Eleştirel bir bakışla, Dukan Diyeti:

Dukan Diyeti, çok büyük oranda proteinden oluşan 4 fazlı bir diyettir. 1970’lerde obez bir hastanın “Zayıflamak uğruna hiçbir şey yemesem de olur ama eti hayatımdan çıkarmayın.”cümlesiyle temelleri atılan Dukan Diyeti, 30 yıllık başarı hikâyeleri sonunda 2000 yılında kitap olarak yayınlanmış, pek çok dile çevrilmiş ve dünya çapında 20 milyondan fazla insan tarafından uygulanmıştır.

Dukan Diyeti; Atak Evresi, Seyir Evresi, Geçiş Evresi ve Koruma Evresi olmak üzere dört aşamadan oluşur. İlk üç aşamanın süresi, hastanın ne kadar kilo vermesi gerektiğine bağlı olarak değişir ve son aşama hayat boyu devam eder. Ayrıca bu diyette porsiyon ve kalori hesabı yapılması yasaktır. Çok kısıtlı bir besin listesi vardır ve listedeki tüm besinler doyana kadar tüketilebilir.

Dukan Diyeti Evreleri

Atak Evresi:

Diğer adı “saf protein diyeti” olan bu evre 1-10 gün arasında değişen süreye sahiptir. Bu evrede, sınırsız miktarda yağsız protein kaynakları ve günde 1,5 yemek kaşığı yulaf kepeği tüketilir. Tüketilmesine izin verilen besinler kategorilere ayrılmış ve listedeki besinler için saat ve miktar kısıtlaması yapılmamıştır. Mantığı çok basit, listede yazan her şeyi istediğin kadar ye, yazmıyorsa ağzına bile sürme!

Pişirirken yağ kullanmamak şartıyla, atak evresinde kullanılan besinler:

• Sığır etinin antrkot ve pirzolası hariç tüm dana ve sığır etleri tüketilebilir.

• Sakatat

• Tüm balıklar

• Tüm deniz ürünleri

• Derileri hariç olmak şartıyla, ördek ve kaz dışındaki tüm kümes hayvanları

• Yağsız jambon

• Yumurta

• Yağsız süt ürünleri

Ayrıca her gün 1,5 L su ve 1,5 yemek kaşığı yulaf kepeği tüketilmelidir. İsteğe bağlı olarak kahve, çay, bitki çayları, sirke, baharatlar, limon, tuz ve hardal kullanılabilir.

Seyir Evresi:

Yani protein+sebze diyeti… Atak evresinde izin verilen tüm besinlerin yanına çiğ ve pişmiş sebzeler eklenir. Tabii patates, bezelye, havuç gibi nişastalı sebzelere asla izin verilmez. Yine miktar ve saat sınırlaması yoktur ancak sebzenin her öğüne eklenmemesi tavsiye edilir. Atak evresinde 1,5 yemek kaşığı olan yulaf kepeği artık 2 yemek kaşığı olmuştur ve her gün tüketilmesi gerekir.

Atak evresi ve seyir evresi istenilen kiloya gelene kadar dönüşümlü olarak tekrar eder. Örneğin, 10 kilo vermek isteyen biri 3 gün atak, 3 gün seyir, 3 gün atak, 3 gün seyir olacak şekilde, istediği kiloya gelene kadar bu evreleri tekrarlar.

Güçlendirme Evresi:

Hedefe ulaşıldığında bu evre başlar. Kaybedilen her kilo için 10 günlük güçlendirme diyeti yapılır. Yani 10 kilo veren birinin 100 gün boyunca güçlendirme diyetini uygulaması gerekir.
Güçlendirme evresinde kullanılan besinler:

• Seyir evresindeki her şey

• Kuzu eti

• Muz, üzüm ve kiraz dışında, her gün 1 porsiyon meyve

• Günde 2 dilim tam tahıllı ekmek

• Günde 40 g az yağlı peynir

• Haftada 2 porsiyon nişastalı sebze

• Günde 2 çorba kaşığı yulaf kepeği

• Günde 1,5 L su

Ayrıca haftada 1 gün atak rejiminin tekrarlanması gerekir ve haftada 2 kez ödül yemeği yeme hakkı tanır.

Koruma Evresi:

Bu evre ömür boyu sürer ve artık haftanın sadece bir gününü kısıtlar. Hayat boyu haftada 1 gün atak diyeti uygulanır ve her gün 3 yemek kaşığı yulaf kepeği tüketilir.

Yani 10 kilo vermek isteyen biri için yaklaşık 6 ay boyunca çok kısıtlı sebze, meyve, kurubaklagil ve tahıl kullanımı söz konusudur. Fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler ve avokado, zeytinyağı gibi yağlar ise bu süreçte hiç kullanılmaz. Peki, bu beslenme modelinin vücutta yol açtığı durumlar neler olabilir?
Dr. Dukan, yağ kullanımını kilo aldırıcı bir etken olarak değerlendiriyor.

Et kaynaklarının yağ oranı %10’u geçmemeli, yağsız süt ürünleri kullanılmalı, zeytinyağı, avokado, kuruyemiş gibi hiçbir yağ kaynağı kullanılmamalı gibi milattan kalma zayıflama yöntemleri metabolizmayı alt üst etmekten başka hiçbir işe yaramaz. Hücre yapısını oluşturan yağların beslenmeden tamamen çıkarılması, beyin başta olmak üzere vücuttaki tüm dokuları hasara uğratır. Birkaç kilo vermek isteyen biri için bu etkilerin verdiği hasar az olsa da bu diyetle yüksek kilo veren birinin metabolizması yoğun bir tedavi sürecinden geçmelidir. Tabii yağsız beslenmenin vitaminlerin kullanımını engellediği konusuna değinmeye gerek yok çünkü Dukan Diyeti’nde vitamin içeren besinlere zaten pek yer yok.

Bitkisel yağlar doğru dozlarda kullanıldığı sürece, zayıflamayı kolaylaştırır ve yağsız beslenerek zayıflamaya çalışmak kesinlikle doğru değildir. Ayrıca Dr. Dukan’ın “Çok ihtiyaç duyarsanız parafin yağını suyla seyreltip kullanabilirsiniz.” demesi de epey kafa karıştırıcı. Zira parafin yağı, petrolden elde edilen bir yan üründür.

“Kolesterol seviyeniz yüksekse, atak evresinde sakatat tüketmeyin ancak diğer tüm listeyi tüketebilirsiniz.” diyor Dr. Dukan.

Kolesterolün ne demek olduğunun bilinmediği, kolesterolün yüksekse yağ yeme ki düşsün mantığının benimsendiği dönemlerden kalma bu bilgi de artık geçerliliğini tamamen yitirmiş durumda. Kolesterol problemleri bitkilerle tedavi edilebilir. Kolesterolü düşürmek için bitkisel besinlerle takviye yapmadan yağı kesmek, kalp ve damar yolu hastalıklarına sebep olur. İşte Dukan Diyeti tam olarak bunu yapıyor.

Karbonhidratın sıfırlandığı atak evresi; çok çok az miktarlarda alındığı seyir evresi ve kısıtlı kullanıldığı geçiş evresi de kesinlikle vücutta stres oluşturacaktır.

Tüketilen protein ve yağın enerji olarak kullanılması için vücutta karbonhidrata dönüştürülmesi gerekir ve bu süreç de uzun soluklu ve enerji harcayan bir aşama olduğu için vücutta ekstra kalori yakılır ve zayıflama süreci hızlanır(!) Buraya kadar mantıklı gibi görünse de, bu reaksiyon zinciri metabolizmayı fazlasıyla zorlar. Karaciğerde dönüştürülen proteinin toksik olan yan ürünleri böbrekler tarafından atılır ve fazla protein tüketimi böbrek yetersizliğiyle sonuçlanabilir. Ayrıca karaciğerin enerji üretilmesi için bu derece meşgul edilmesi hem karaciğer yağlanması riskini arttırır hem de vücudu temizleyen sistemler de aksaklık oluşmasına sebep olabilir.

Ayrıca Dr. Dukan, tüm diyet boyunca light içecekler ve şekersiz sakızların tüketilmesinde bir sakınca görmediğini aksine bunu gerekli bulduğunu; şekersiz, tatlandırıcılı içeceklerin tatlı hissiyatı sayesinde motive edici olduğunu söylüyor. “Tatlı tadını yasaklamak öfke yaratır bu yüzden istediğiniz kadar tatlandırıcı kullanabilirsiniz.” diyor. Karbonhidratı yasaklamanın vücutta yarattığı öfke ise nedense göz ardı ediliyor.

Peki, bağırsaklarda ne oluyor?

Dukan Diyeti’nin ilk 2 aşamasının lif miktarı ise neredeyse sıfır! Her gün kullanılmasını tavsiye ettiği 1,5-2 kaşık yulaf kepeği 3-5 g lif içerir ve bu miktar bağırsak sağlığı için ciddi bir tehlike yaratır. Zaten yulaf kepeğinin kullanılmasını önermesine de 2 farklı sebep gösteriyor. Birinci sebep: Yulaf su çekerek genişler ve bu sayede tokluk sağlar. (2 yemek kaşığı yulaf ne kadar tokluk sağlar, tartışılır tabii.) İkinci sebep: Bağırsakta bulamaç haline gelen yulaf bağırsaktaki besin öğelerini içine emerek vücut tarafından emilmesi ve kullanılmasını engeller. Bu da daha az kalori tüketmiş olmamız anlamına gelir. (İşte bu gerçekten sorgulanması gereken bir iddia! Yulaf kepeğinin emeceği besinlerden kaybedilen kaloriyi saymak ve bu diyet planına da kalori hesapsız diyet programı adını vermek kendi içinde fazlasıyla tutarsızlık gösteren bir durum.)

Dr. Dukan “4. günden sonra kabızlık görülebilir ve bu durumda içtiğiniz suyu arttırmalısınız. Kabızlık devam ederse kuru erik kullanabilirsiniz. Mümkün olduğunca laksatif ilaç kullanmamaya çalışın.” diyor. En kötü ihtimalle laksatif kullanmayı bile göze alıyor yani. Tabii bu beslenme şekli, kabızlık ve laksatif ilaç kullanımının bağırsaklarda ne gibi hasarlar yaratacağından hiç bahsetmiyor.

Özetle, sağlıklı bir kilo kaybı ve kilo kontrolünün sürdürülmesi için, bu ve bunun gibi uzaydan düşme diyetlere ihtiyacın yok. Kısa sürede zayıflama vadeden hiçbir bilirkişiye güvenmemeli ve hiçbir zaman tek tip beslenmemelisin. Güvenilir kaynaklar bulmak senin elinde 🙂